15 yıl sonra…
Genç adam çimenlerin üstüne uzanmış, gökyüzüne
bakıyordu. Öyle yorgundu ki o soğuk havada üşümemek için üzerine alacak bir
palto bulmaya bile hali yoktu. Ama kafasındaki düşünceler soğuğu düşünmesini
engelliyordu. Üzerinde yıllardır giydiği o eski paltosu olsa belki bu kadar
üşümeyecekti. Gri boğazlı kazağın dirsek kısımları kısmi olarak erimiş, yer yer
delikler oluşmuştu. Lacivert pantolonunun bel kısmındaki ip sıkıca bağlanmış,
kemer görevi görmekteydi.
Uzandığı çimenlerin etrafında tek tük evler vardı.
Kafasındaki düşünceleri uzaklaştırıp doğruldu. Uzun boylu ve oldukça yapılı bir
görünüşü vardı. Yirmili yaşlarında olmasına rağmen son günlerde yaşadıklarından
ötürü yüzü çökmüş ve zayıflamıştı. Ama sağlam duruşundan bir şey kaybetmemişti.
Gözlüğünü işaret parmağı ile düzeltip ayağa kalktı ve üzerindeki çimleri
silkeledi. Orta uzunluktaki saçları rüzgarda dalgalanmaya başlamıştı. Etrafına
bir göz attı ve yavaş adımlarla evlerin olduğu yere doğru ilerledi.
Günlerdir aynı kıyafetlerle duruyordu ve üstü başı
iyice berbat olmuştu. Düzgün bir şeyler bulmak için eve girecekti. Dirseği ile
evin camına birkaç darbe vurduktan sonra cam yere indi. Büyükçe camdan içeriye
doğru sıyrılarak geçti. Ev oldukça karanlıktı. El yordamıyla yolunu bulmaya
çalıştı. Evin mutfağına girdi. Suyu açtı ve elleriyle yüzüne su çarptı. Aldığı
bezle ellerini kurularken eve göz atmaya devam ediyordu. Bir an önce almak
istediği şeyleri alıp çıkma isteği doğdu içine. Hızlı adımlarla odalara yöneldi.
Girdiği ilk odada dolabı açtı. Bulduğu tek şey kadın
giysileriydi. Çekmeceleri karıştırdı. Takılar ve ıvır zıvırdan başka bir şey
yoktu. Çıkıp diğer odaya girdi. Dolabı açtı ve ilk gördüğü şey uzun, siyah bir
paltoydu. Hemen onu aldı. Alt taraftan katlanmış olan pantolonlardan bir
tanesini çekip aldı. Siyah bir kot pantolondu. Üstündekini çıkarıp denedi.
Biraz dardı ama olmuştu işte. Zaten şimdilik başka seçeneği de yoktu.
Çekmecelere geçti. Gördüğüne en çok sevindiği şey bir paket sigara ve kibrit
idi. Hemen bir tanesini yaktı ve geri kalanını paltonun cebine koydu. Çekmeceyi
kapatacakken gözüne bir kutu ilişti. Kilitli bir kutu idi. Ne olduğunu çok
merak etmişti. Kutuyu sertçe birkaç kez yere vurdu. Zaten eski olan kilit
kırılıverdi. Kutunun içinden eski bir silah çıkmıştı.
Daha önce eline silah bile almamıştı ama işe
yarayabileceğini düşündü. Hele de böyle bir durumdayken. Silahı beline koydu,
kutuyu orada bıraktı ve aşağıya indi. Kapıya doğru yöneldi. Dışarıdan bir ses
geliyordu. Evin kapısının önündeki tahtaların üzerinde bir yürüme sesi. Yavaşça
delikten baktı. Orta yaşlarda, saçları ve boyu kısa bir adam gördü. Heyecanla
kapıyı açtı. Adam gence doğru yüzünde bir gülümsemeyle döndü. “Merhaba.” dedi.
Genç adam elini uzattı. Bu kadar uzun süre sonra bir insan görmek onu oldukça
heyecanlandırmıştı. Saygılı bir tavırla kendinden yaşça büyük olduğunu anladığı adama “Merhaba, efendim. Ben Roland. Roland Tonsky.” dedi. Bir yandan da
gözlüklerinin üzerinden adamı süzüyordu. Oldukça temiz giyimli, düzgün bir insandı.
Adam Roland’ın elini sıktı. “Memnun oldum Roland. Ben de Liam. Liam Wilson.”
Roland bu yabancıyı daha önce görmüş gibi hissetti.
İçinde bir soğukluk vardı. Neyse ki az önce evde bulduğu silah belindeydi ve
gerektiği zaman bir şekilde kullanmayı deneyebilirdi. Liam bir anda söze girdi.
“Yaşadığın her şeyi biliyorum, Roland. O yüzden bu konu hakkında konuşmamıza
gerek yok. Seni bulmam epey zor oldu. Şimdi senden istediğim tek bir şey var.
Gökyüzünde iki yıldız var, ve bu iki yaşam demek.” Roland kekeleyerek
“E-Evet?..” dedi. Liam devam etti. “Seni buldum ve şimdi bana gereken şey diğer
yıldızın kaynağı.”
Roland bu sözler karşısında donup kalmıştı. Hikayeyi
biliyordu. Bu büyükannesinin ona anlattığı hikayeydi. Büyükannesi ona bunu
anlattığından beri bu hikayeyi düşünüyordu ve olayın ilk gününde, herkesin yok
olduğu ve uyandığı ilk karanlık günde ilk aklına gelen bu olmuştu. Ama bir
sorun vardı. Roland ikinci yıldızın Liam olduğunu düşünmüştü. Şimdi kafasındaki
onca soruya bir de bu eklenmişti. Liam kararlı bir şekilde Roland’ın gözlerine
bakıyordu.
Devam edecek...
0 yorum:
Yorum Gönder